“Bugün varlık dünyasını harekete getiren güç, imkan aleminin vücudunda atardamar gibi atan ve Bahá'í birliğinin korunmasına sebep olan Misak gücüdür.”
(Hz. Abdulbaha’nın Yazılarından Seçmeler,sa:160)“Çünkü Misak’ın gücü Hz. Bahaullah’ın Emri’ni insanların yanılgı şüphelerinden koruyacaktır. O, Tanrı Emri’nin güçlendirilmiş kalesi ve Tanrı dininin sarsılmaz direğidir. Bugün Allah’ın Misakı’ndan başka hiçbir güç Bahá'í dünyasının birliğini koruyamaz; yoksa, en büyük bir fırtınaya benzeyen ayrılıklar Bahá'í dünyasını kuşatacaktır. İnsanlık dünyasının mihverinin Misak’ın gücünden başka bir şey olmadığı açıktır.”
(Hz. AbdulBahá tablet of divine plan)“… Hz. Bahaullah’ın Misakı açık ve kesin bir biçimde yazılı olarak yapıldığı için din tarihinde bir eşi yoktur. Bu yüzden, her ne kadar bireyler Misakı bozmuşlar ve böylece kendilerini müminler toplumundan dışlamışlarsa da, onlar Misakın kendisini yıkmayı asla başaramamışlardır; O bozulamaz kalır ve ardından gecenin gelmeyeceği bu gün hakkındaki kehanetin gerçekleşmesidir.”
(Yüce Adalet Evi’nin bir inanana yazdığı mektuptan)
“Misak’ın koruyucu gücü olmasaydı…, eski çağlarda olduğu gibi Bahailer arasında bir gün içinde bin farklı mezhep ortaya çıkardı.”
(Hz. Abdulbaha, Bahá'í World Faith)“Misak’ı bozanların bu şüpheleri deniz köpüğüne benzer, deniz ise köpüksüz olamaz; fakat Misak denizi dalgalanıp ölü cisimleri kendisinden dışarı atar, çünkü deniz ölü cisim kabul etmez.”
(Hz. Abdulbaha, Baha’i World Faith, sa:357-358)“Cemali Mübarek’in bu Ahit ile Misak’tan amacı tüm Bahaileri bir noktanın etrafına toplamaktı ki böylece, her devir ve zamanda ihtilaflara neden olan bazı düşüncesiz kimseler Emir’de ayrılıklar yaratamasınlar.”
(Hz. Abdulbaha’ nın Yazılarından Seçmeler, sa:161)
“Misak’ın parlak ışığı olmadan bu Din, ondan önce gelenlerin tümü gibi, sınırlı insan düşünüşünü ilahi olarak vahyedilen gerçeklere uygulayan alimlerin çelişen fikirleriyle parçalanır.”
(Yüce Adalet Evi adına bir birey inanana yazılan 27 Nisan 1995 tarihli bir mektuptan)
“Etrafımızdaki dünyaya baktığımızda, yerkürenin her kıtasında ve dini, sosyal, ekonomik veya siyasi olsun insan yaşamının her bölümünde insan ırkının bütünlüğünün kabul edilmiş ve birliğinin kurulmuş olacağı Günün bekleyişi içindeki insanlığı arındırmakta ve yeniden şekillendirmekte olan bu evrensel mayalanmanın türlü türlü delillerini gözlemlemeye sevkediliyoruz. Bununla birlikte, gezegenimizin çehresini değiştirmekte olan güçleri bir doruk noktasına getirmek üzere her biri kendi yolunda ve hızlandırılmış bir itici güce sahip ikiz bir süreç görülebilir. Birincisi esasen birleştirici bir süreç olduğu halde, ikincisi özünde bozucu bir süreçtir.
İlki durmadan gelişirken, şaşılacak derecede karışık bir dünyanın sürekli olarak ilerlemekte olduğu dünya yönetim biçimi için bir model olarak büyük hizmet edebilecek bir sistemi göz önüne serdiği halde; ikincisi, parçalayıcı etkisi derinleşirken, artan şiddetle beraber, insanlığın tayin edilmiş kaderi yönündeki ilerleyişinin önünü kesmeye çalışan köhne engelleri yıkma eğilimi göstermektedir. Yapıcı süreç Hz. Bahaullah’ın gelişmeye başlayan Dini ile ilişkili bulunmaktadır ve Dinin çok geçmeden kurmak zorunda olduğu Yeni Dünya Düzeni’nin yaklaştığının göstergesidir. Diğerlerini niteleyen yıkıcı güçler, yeni bir çağın beklentisine cevap vermeyi reddetmiş ve sonuç olarak karmaşaya ve çöküşe girmekte olan bir medeniyetle özdeşleştirilmelidirler.
“Hz. Bahaullah’ın takipçilerinin organize toplumunun ve bir bütün olarak insanlığın geçmekte olduğu bu geçiş devrinde, karşı koyan bu eğilimlerin bir sonucu olarak, büyüklüğü bakımından emsalsiz, aynı zamanda en büyük sonuçları bakımından tarif edilemez derecede muhteşem bir muazzam ruhani çabalama sürdürülmektedir.”
(Hz. Şevki Efendi, The World Order Of Baha’u’llah, sa:170)
“Emre daha fazla insanın daha büyük bir hızla girişine katkıda bulunacak iki şey vardır. Birisi, Bahailerin kendi toplumları içindeki olgunlukları, Bahá'í yasalarına göre ve gerçek Bahá'í bir birlik ruhu içinde yaşamaları ve diğeri de, toplumun çözülmesi ve uyanmasını sağlayacak olan sıkıntılardır. Eski yöntemlerin kesinlikle yarasız oldukları anlaşıldığında, insanlar materyalizmden ve ruhani uyuşukluklarından kurulacak ve Emri kucaklayacaklardır.”
(Hz. Şevki Efendi adına bir inanana yazılan 3 Temmuz 1948 tarihli bir mektuptan)
“Bütün dünya, felaketlerin görülmüş ve meydana gelmekte oldukları bir zorluk dönemi içinden geçiyor. Bu felaketler, insanlık Allah’ın bu gün için Mahzarını tanıma ve kabul etme güçlüğü tarafından eğitilmiş hale gelinceye kadar olmaya devam edeceklerdir. Bahailer bu konudaki yararsız spekülasyonlarla meşgul olmayıp, enerjilerini ve dikkatlerini Emrin işi üzerinde yoğunlaştırılmalıdırlar. İnsanlığın, tarihindeki, dünya birliği ve barışı ile nitelenen yeni bir aşamaya doğru geliştiğine dair onların iyimser bakış açıları, sarılmaz inançları ve insanlığın refahı için samimi taahhütleri şüphesiz, kuşatıldıkları zorluklardan uzak bir yol için can atan düşünceli insanları Hz. Bahaullah’ın Emri’ne çekecekdir.”
(Yüce Adalet Evi adına Bahá'í bireye yazılan 27 Eylül 2001 tarihli bir mektuptan)